27 Temmuz 2012 Cuma

Damar Şiirler

Artık Nefes Almak İstemiyorum!

Umutlarım da aynı sen gibi bırakıp gittiler beni
Kıramadığım zincirlerle bağlandım
Zindanlara hapsedildim
Sensizliğin ne olduğunu hala öğrenemedim
Kaç kere sevdin beni?
Kaç kere seni seviyorum dedin?
Şimdi cevap ver bana

Madem gidecektin niye geldin
Madem hiç benim olmayacaktın
Niye kendini sevdirdin
Git artık
Benden uzaklara adımı bile anmayacağın yerlere git
Git ki bendeki seni öldürebileyim
Git ki sevgimi kalbime gömebileyim
Nerden bilirdim sevginin ve aşkın bu kadar canımı acıtacağını
Zamansız gelip beni yok edeceğini
Benim için hayatta bir sen vardın
Senin içinse karanlıklar arasında bir ben
Şimdi Nolur git
Git ki bitebileyim seni
Git ki unutabileyim gözlerini
Git yalvarırım git..
Artık nefes almak istiyorum



Birşey Söyle!!!

Bir şey söyle
Denizler tutuşturulduğunda
Dağlar yürütüldüğünde
Bir şey söyle
Yıldızlar semadan bir bir
döküldüğünde üstümüze
Bir şey söyle
Ben seni unuturum
Söyle
Yer başka gök başka olduğunda
Sallanıp çalkalandığında uçsuz bucaksız sema
Hani biz ateşin etrafını sarmış
pervaneler gibi olduğumuzda


Bir şey söyle
Unuturum ben seni, söyle
Kalplerde gizlenenler ortaya döküldüğü zaman
Gök yarıldığı zaman
Ne oluyor bu yere dediği zaman insan
Ve kalakaldığında yüzkarasışiirlerim
Ve sensiz bir zaman
ve ayaklarımızın altından toprak kayıp dümdüz eğildiği zaman
Bir şey söyle
Defterler açıldığında gökyüzü sıyrılıp alındığında
Cehennem tutuşturulduğunda cennet
yaklaştırıldığında
Bir şey söyle,unuturum ben seni, söyle.


Yazar : ibrahim Sadri


Bir Mevsimin Acı gerçekleri

"bir tek dileğim var mutlu ol yeter" sözünün
bir kamyon yükü
anlam taşıdığı günlerdi


kaldırımlar toz ve kağıt topakları
ankara'nın
ankara'nın sonbahar yaprakları
ayvalar sarı
hüzünler olgun
yaz yorgunu gövdeler serili betonlarda


ben yanımda çok acıklı
epey yol üstü sözler getirmiştim.
"sanki terk edilmiş bir viraneyim
her yanım dağılmış yıkılmışım ben"


okul önlük mevsimi
ve kaplanması kitapların
cumhuriyet gazetesiyle
bir ön beslenme çantası kompleksi
malum şu otlu peynir meselesi

saçlarını süt mısırı örgü yapmış
bir al yüz koca göz görüyorum.
sanki o tehlikeli yolun başındayım
aşk'a geliyorum!
ama yanıma hep
köy zılgıtlı sözler almışım
arabesk kalıyorum
her kent soylu aşkın karşısında
"bir kulunu çok sevdim" diyorum
"o beni hiç sevmiyor" diyorum
"kalbimi ona verdim
artık geri vermiyor" diyorum.


Yazar : Yılmaz Erdoğan


isyan Et

biliyorum okuyorsun
bu satırları
sen okurken
mürekkebi akmış olur
belki
bil ki gözyaşlarımdan
ne hallerdesin biliyorum
aklın yırt at diyor ellerine
gözlerin buna mani
kaybedecek bir şey yok ki


her satır kurşun gibi
sarstıkça bedenini
kaybedecek birşey yoksa da
isyan et
benim yaptığım gibi
isyan et
kime isyan edeceksen
neye isyan edeceksen
isyan et durma
isyan et...


3 - 5 sayfa koydum masaya
Birde kalem aldım elime
Bir sayfa benim, bir sayfa senin
Son sayfada bizimdi
Beni bir satırda anlattım
Seni bir sayfada
Bizim sayfamız boş kaldı
Kalemden kıskandım, kağıttan kıskandım
Bizi kendimize sakladım
O boş sayfanın yerine
Bize ait her şeyi
Kalbime yazdım


-- Ay Gömülür ---

ardından resmin asılır işlek yerlerine kentin
piyangocunun yanında tahta çitlere yakıştırırım
gözlüklüsün,
üç yaş büyüksün,
rize'de büyümüşsün
başka adını da bilirim,
hepsi yalan,
o gülmen de
eski, küçük bir limandır gülmen,
takalar sığınır
ardından resmin asılır işlek yerlerine kentin
denizle kavgalıdır kayalar, otururum, elim tuzlanır
fırlatırım çakıl taşını, kaç kez sektirebilirim
gömülmesin suya, sen tut, durma sonra bana yürü
bulutların yerini doldurur yürümen,
kuşlar kıskanır
ardından resmin asılır işlek yerlerine kentin
birden boşanan yağmurda mağaza diplerindeyken
otobüsten inerken,
hiç aklımda yokken karşımdasın
giderayak bir şey derdin,
onu söyle işte,
sonra sus
ıssız istasyon kampanası susman,
yapraklar döker
ardından resmin asılır işlek yerlerine kentin
çardağa çıkarım,
ay gömülür çalı çırpılara
tutuşturur sarmaşıkları,
seyredişinden alınırım
uzak, içli şarkılar anımsarım,
derken dönüp bakman
turaçlar çağırır bakman,
bahçemde turunçlar açtırır
resmini astılar işlek yerlerine kentin
çarşı içinde bir zaman daha konuşuldun
su, sarnıçlardan bakraçlara çekiliyordu
güze hazırlanıyordu kızlar,
dağlar dalgındıgençtim,
olur olmaz huylanışını sevdim en çok

Akif KURTULUŞ

Popüler Yayınlar